[Bu şiir Lirik Dergi'nin XIII. sayısında (Ocak-Şubat 2017) neşrolunmuştur.]
Tek tek birikse de;
işte görüyorum, birikiyor sılanın ve uzaklığın sesi kulaklarımda
bir fark olarak, ara olarak
mesafenin zorunlu bir tezahürü gibi varlıkta:
Çünkü reddedilir hikâyesi uzakta olanın;
reddedilir akşam gözünün bakması
ve yeksan olur elbet herhangi bir danışıksızlık.
“Böyle konuşmak mı olur?” diyorum
biriktiriyorum sesini kulağımda, istemsizce
tekrar ediyorum
kendime tekrardan anlatıyorum ki
unutmayayım, yok saymayayım,
Sesini, Prag’da yürüyen tankları,
katledilen insanları, anılamayanları,
ve sürekliliğe kavuşmuşları, uzakta olan gibi
hem eksilmiş hem tamamlanmış olanları;
hayatlarının bir kısmı çokluk olmuş, diğer parçaları
yokluğa gömülmüşleri, yani koparılmışları, bir bıçakla parçalar gibi
alır gibi bir eksiklikte eksiklik yaratacak yanı,
var olan eksikliği koyu bir çiçek gibi yetiştirecek olanı.
Tek tek birikse de;
işte görüyorum, birikiyor sılanın ve uzaklığın sesi kulaklarımda
bir fark olarak, ara olarak
mesafenin zorunlu bir tezahürü gibi varlıkta:
Çünkü reddedilir hikâyesi uzakta olanın;
reddedilir akşam gözünün bakması
ve yeksan olur elbet herhangi bir danışıksızlık.
“Böyle konuşmak mı olur?” diyorum
biriktiriyorum sesini kulağımda, istemsizce
tekrar ediyorum
kendime tekrardan anlatıyorum ki
unutmayayım, yok saymayayım,
Sesini, Prag’da yürüyen tankları,
katledilen insanları, anılamayanları,
ve sürekliliğe kavuşmuşları, uzakta olan gibi
hem eksilmiş hem tamamlanmış olanları;
hayatlarının bir kısmı çokluk olmuş, diğer parçaları
yokluğa gömülmüşleri, yani koparılmışları, bir bıçakla parçalar gibi
alır gibi bir eksiklikte eksiklik yaratacak yanı,
var olan eksikliği koyu bir çiçek gibi yetiştirecek olanı.
“Savaşıyorum.” mu denir? Ne olursa;
bir türlü dönemiyorum İthaka’ya
Güneş doğmuyor, yazı bitmiyor gönüllü bir kulluk gibi
Sürdür Allah Sürdür.
Hikâyem anlatılamıyor, diller tutuluyor o esnada
sanmayın;
kulaklarda rüzgârlar; birikmiyor, birikmiyor işte anlattıklarım.
Ne oldu? Nasıl olur? Yine mi?
Tekrarlıyorum, dilimden düşmüyor bir gecenin gece olmaklığının değeri
yahut bir zamanın bir insanla, bir insanda güneşe ilişmesinden mütevellit
parlayışı bir anda, geçersiz bir itirazı alarak koynuna.
bir türlü dönemiyorum İthaka’ya
Güneş doğmuyor, yazı bitmiyor gönüllü bir kulluk gibi
Sürdür Allah Sürdür.
Hikâyem anlatılamıyor, diller tutuluyor o esnada
sanmayın;
kulaklarda rüzgârlar; birikmiyor, birikmiyor işte anlattıklarım.
Ne oldu? Nasıl olur? Yine mi?
Tekrarlıyorum, dilimden düşmüyor bir gecenin gece olmaklığının değeri
yahut bir zamanın bir insanla, bir insanda güneşe ilişmesinden mütevellit
parlayışı bir anda, geçersiz bir itirazı alarak koynuna.
Unutarak özlem duyuyorum, anımsayamıyorum;
ne unutmam gerektiğini ne de unutmadığımı.
Bir sıra kendi içinden dışına akmış bir özlemi büyütüyorum,
Serpiliyor gözlerimin önünde,
Diyorum “Sıla bu olsa gerek”, özlenen boşaldıkça içi, bütünleştikçe;
O anda kopuk bir bağlamın savrulanına dönüşüyorum,
Yuvarlanıyorum köklerin tutacağı yere kadar, “nereye?”
Üzgün bir balık denizde unutulmuş bir ağa takılıyor,
Hoş geldin olası bir hayatın dışı, kapı bekçisi oluşta ve olmamakta olanın.
Yaşanan bir histir şimdi olmak; ve bunun bir yaşamak eksiğindedir özlem.
Gazap anıyı canlı tutar; özlem emer onun varlığını!
İnsan özler, yazı silikleşmeye başlar; tekrarlıyorum;
Özlemdir olsa olsa bir boşluğun boşlukla doldurulması,
Bir’im, kainat’ım, hiçbir şey’im; kainat neye özlem duyuyor dersiniz?
ne unutmam gerektiğini ne de unutmadığımı.
Bir sıra kendi içinden dışına akmış bir özlemi büyütüyorum,
Serpiliyor gözlerimin önünde,
Diyorum “Sıla bu olsa gerek”, özlenen boşaldıkça içi, bütünleştikçe;
O anda kopuk bir bağlamın savrulanına dönüşüyorum,
Yuvarlanıyorum köklerin tutacağı yere kadar, “nereye?”
Üzgün bir balık denizde unutulmuş bir ağa takılıyor,
Hoş geldin olası bir hayatın dışı, kapı bekçisi oluşta ve olmamakta olanın.
Yaşanan bir histir şimdi olmak; ve bunun bir yaşamak eksiğindedir özlem.
Gazap anıyı canlı tutar; özlem emer onun varlığını!
İnsan özler, yazı silikleşmeye başlar; tekrarlıyorum;
Özlemdir olsa olsa bir boşluğun boşlukla doldurulması,
Bir’im, kainat’ım, hiçbir şey’im; kainat neye özlem duyuyor dersiniz?
Tekrarlıyorum;
kendine olan uzaklığı, özüne olan farkıyla
özlüyor var olan
boşluğunu var ettiğini, anarak adını boşluğun
boşluğunda, kavranamayışında olanın.
Anımsıyorum;
özlemedim.
Varlığını yersiz bir boşluğa dönüştürmedim.
kendine olan uzaklığı, özüne olan farkıyla
özlüyor var olan
boşluğunu var ettiğini, anarak adını boşluğun
boşluğunda, kavranamayışında olanın.
Anımsıyorum;
özlemedim.
Varlığını yersiz bir boşluğa dönüştürmedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder